- değilse
- армырымэ/армырамэ, амрамэ, ХЬАУМЭ, хьаури
Турецко-адыгский словарь. Хъуажъ Фахъри. 2007.
Турецко-адыгский словарь. Хъуажъ Фахъри. 2007.
hiç değilse (veya olmazsa) — 1) önemli olmasa bile, başka bir şey olmasa bile Bu mahluk hiç değilse hep aynı noktada dönüp dolaştığının farkında değil. Y. K. Karaosmanoğlu 2) en az Hiç değilse şu avuç içi kadar havuza bir fıskiye koysalarmış ya... T. Buğra 3) bari İnsan hiç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmet ise gelir Hintten Yemenden, kısmet değilse ne gelir elden? — Tanrı bir şeyi size kısmet etmişse o mutlaka size gelir, kısmet etmemişse yapacak bir şey yoktur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
KEFFARET-İ SAVM — Ramazan ı Şerifte özürü bulunmaksızın muayyen şartlar dâhilinde orucunu bozan bir mükellefin, müslim veya gayr i müslim bir köle veya câriye azâd etmesinden; buna muktedir değilse, iki ay muttasıl oruç tutmasından; buna da muktedir değilse,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Alev Alatlı — issues unreferenced=Aug 2008 wikify=Aug 2008 intromissing=Aug 2008Alev Alatlı, born in 1944 in Menemen, İzmir, is a Turkish writer.BiographyBorn in İzmir, Turkey, in 1944, Alev Alatlı finished high school at the American School in Japan… … Wikipedia
ağlatma — is. Ağlatmak işi Ağlatmayı geçtik, hiç değilse kendime güldürmeden çalabilsem. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bari — zf., Far. bārī 1) Hiç olmazsa, hiç değilse, o hâlde, öyleyse Hepsini at bir yana / Bari o günlerin bana / Şiirini söyle tatlı su. M. S. Sutüven 2) ünl. Keşke Bari bir tatlı dili olsa... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
böbür — is., hay. b., Far. bebr 1) Memelilerden, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, yırtıcı hayvan (Hyrax syriensis) 2) mec. Böbürlenme, kibir Evet ağzı ile değilse de sakalı ile böyle der, kendine için için böyle bir üstünlük böbürü yaratırdı. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bu kabil — sf., esk. Bu gibi, bu türlü Bu kabil angaryalar sıradan bir memurun yaşamına hiç değilse bir renk ve canlılık katabilir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekinti — is. Duraksama, kararsızlık, tereddüt ... korkuya, hiç değilse çekintiye benzeyen bir şey de getiriyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
doz — is., Fr. dose 1) Bir ilacın bir defada veya bir günde alınması gereken miktarı Ruhsal gerilimlerimiz varsa düşük dozda Diazem falan alın, hiç değilse... Ç. Altan 2) kim. Bir maddenin bir birleşiğe, bir karışıma giren veya girmesi gereken belli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
en aşağı — zf. Hiç olmazsa, hiç değilse … Çağatay Osmanlı Sözlük